Dom Katedrali Unesco Dünya Mirasları listesinde. 1248'de yapımına başlanmış.632 yıl sürmüş ve 1880 de ibadete açılmış.Kuzey Avrupa'nın en büyük ibadethanesi,Almanya'nın 2. ,dünyanın 3.büyük kilisesiymiş.
Katedrali gezdikten sonra biraz karnımızı doyuralım dedik ve bizim bildiğimiz patates kızartması-Almanların deyimiyle pommes- yedik.Bizim patatesler güzel,onlarınki bizden güzel :) Amsterdam'da da çok güzeldi.Orada da yedim!!Gelsin kilolar :)
Patatesleri eritmek lazım.Biraz şehir merkezinde gezindik,sonra Ren nehri kıyısına doğru yürüdük.Meğer orada Aşk Köprüsü Hohenzoller varmış.Aşıklar, aşklarını sonsuzluğa taşımak için köprüye kilitleri takıp anahtarını da Ren nehrine atıyorlarmış.
Köln'den Lüksemburg Büyük Dukalığı'na geçtik.Burası da Unesco Dünya Mirasları listesinde.Lüksemburg'un kelime anlamını çok sevdim.Işıklı Ülke :) Yukarıdaki anıt Lüksemburg için ölen askerlerin anısına yapılmış.
Şehir Petrusse vadinin iki yakasına kurulmuş.Vadinin tabanından Petrusse ve Alzette nehirleri geçiyor.Şehre 2 katlı diyebiliriz :)Biz aşağıya yürümeden asansörle indik.Yürüyerek de çıktık :)
Lüksemburg küçücük(İstanbuldan bile küçük) bir ülke,ama dünyanın en zengin ülkelerinden.Lüksemburg'da çalışanlarda ilginçmiş.Çünküm komşu ülkelerde yaşayıp her gün lüksemburg'a gelip giden bir nüfus varmış.Yani maaşlar yüksek ammaa,ev kiraları da öyle..
Biz saat akşamüstü 6'dan sonra Lüksemburg'a vardık.Bu zenginlikten olsa gerek 6'dan sonra dükkanlar bile kapatıyormuş.Sokaklarda çok az insan vardı.Kapalı dükkanların vitrinlerine baktık bizde :) Bu dükkanda kapalıydı,ama bibloları çok güzeldi.Gerçi açık olsa da farketmezdi..
İşte böyleee...Lüksemburg gezimizde burada bittiiiii :)