Tatilimin son bölümünü de yazıp bitirecektim ama baktım foto çok,Brugge çok güzel,ayrı ayrı olsun dedim :) Brugge,masal gibi bir yer.Tam bir Ortaçağ kenti..Minnewater Gölü'ndeki manzara gerçek olamayacak kadar güzel görünüyor.Bu arada Minne aşk demekmiş :)
Unesco Dünya Mirasları listesinde olan Brugge,II.Dünya Savaşı'nda zarar görmemiş.Burası waffle ve çikolata kokuyor.Waffle kokusuna dayanamayıp birer tane aldık.Belki seçtiğimiz yer iyi değildi,tadı çoook kötüydü :(( Her yer dantel ve elişi.Telefonların üstünde bile dantel olan bir nesil olduğumuz için onlarla hiç ilgilenmedik :))
Brugge'ü yürüyerek gezmek mümkün,ama bizim süremizin kısıtlı olmasından da dolayı biz tekne turu yapmayı tercih ettik.Yağmur atıştırmaya başladı ama biz tekneye bindiğimizde dinmişti :)
Tekne turunda gezerken kafedeki heykel çok hoşuma gitti,birdirbir oynayıp suya atlıyor gibiler :) Bir de öğrendik ki, bir zamanlar meşhuuur olan,Tenten de buralıymış :))
11.yüzyıldan kalma Grand Meydanı fazlasıyla kalabalık.Burada yemek yemek için de alternatif çok fazla.Tabi patates de var :)) E waffle hüsranından da sonra ben bir şey yiyemedim :(
Belediye Binası ve Belfort Çan Kulesi de burada.Çan Kulesi,çok popüler, bir çok yangın atlatmış,neredeyse yarım saatte bir çanları çalıyor.Kuleye çıkınca manzara da çok güzelmiş.Ama kule de asansör yok,ben patateslerden yemediğime göre, eritilecek kalori de yok.O yüzden çıkmaya gerek de yok :))))
Brugge,sakin,huzurlu bir yer hala var mı diyenlerin gidip görmeleri gereken bir yer..
Son durak Brüksel...